Bir Yıkım Ertesi
Eylül'ün 3'ü...
Mutsuzum,
Seni bırakıp dönmek zorunda kaldım
Aslında biliyorsun,elimde olsa asla bırakmazdım
Sınavlar falan derken oldu işte
Merak etme,
Ben seni tekrar görene kadar
Soğuk ve şehirler arası bir uykudayım...
Harika şeyler yaşadım üç haftalık dönemde
Hepsi hafızamda 24 saatlik fazla mesaide...
Yüreğim hala seninle
Şişli'nin arka sokaklarında.
Bedenim ise mecburi
Ankara'nın kızılay meydanında...
Aklım mı,akıl mı kaldı be güzelim seni tanıdıktan sonra...
Eylül'ün 10'u...
Sanki daha bir uzağız gelmeden önceki vaziyetten?
Canım sıkılıyor,bir şeyler ters gidiyor,ben onlara ters...
Ne mi yapıyorum?
İşe yarayacaklar arasından
Yüzünün saflığında kelimeler arıyorum.
Seçip şiir yapacağım...
Beğenmediklerim var arada bazı bazı
Onlardan da düz yazı...
Başlıyorum şiire
Yazdığım ilk dize:
"Dilerim ki bizi hiç ayırmasın Allah!..."
Anlaşılmaz bir sıkıntı basıyor,
Arıyorum seni,telefonun meşgul
İyiye yorma mücadelesi:Hayırdır inşallah...
Sonraki aramalarda karşılaşılan meşguliyetler
Başlatıyor bir umutsuzluk sancısı
Ağır bir yok olma kaygısı
Yüreğime giriyor yavaşça
Öldürücü bir gece saplantısı...
Gönülsüzce devam ediyorum şiirime
Kanamalı sözcükler dökülüyor kalemimden
Ve ben hissediyorum kendimi
Dünyanın en kalabalık yalnızı...
Eylül'ün 17'si...
Uyku girmiyor gözlere bir kaç zamandır
Sabahın erken bir vakti idi sanırım
Bu sessizliğin sinsiliğini ezelden beri tanırım...
Bu sukûneti yırtan bir ses:
Telefonum daha bir acı mı çalıyor?
Yaralı yanlarımı kuşanıyorum;
Telefonu elime alıyorum,
Arayan 'canımmış' ben de kötü bir şey sandım,
Açayım da meraklanmasın bitanecik kadınım...
...
İnanmıyorum!
Aldattın mı beni,
Bir kabus değil mi bu?
Ya da çocukların bile inanmayacağı bir şaka...
Yok canım olamaz,
Olsa olsa ben uyanmamışımdır daha...
İnanmıyorum aldattığına,
Yapmadın değil mi?
Biz söz vermiştik birlikte yaşayıp yaşlanmaya?
Hani bir daha ki görüştüğümüzde
Söz yüzüklerini geçirecektik parmaklarımıza
Ve gösterecektik herkese cesurca?
Yalan bunlar!
Olmadı değil mi,
Oynamadın duygularımla?
Yapmazsın sen,tanırım seni
Yapmış olsan niye ağlayasın değil mi?
Severken ayrılmak,
Sevilirken aldatmak mı kaldı bu devirde?
Yapamazsın bunu bana
Daha dün gece demiyor muydun
Seni çok seviyorum Barış'ım diye?..
Ne olur yapmadığını söyle
Hepsi aptalca bir muziplikti de!
Lütfen gitme,
"Şair bensem şiirim sensin" demiştim
Yeterince şiir bile yazmadım sana
Böyle vefasızca gidiş nereye?
Sen değil miydin benim yıkılmaya direnen son kalem?
Şimdi kimin için alacağım elime kalemi
Ve kimin için yazacağım en Eda'lı şiirleri?
Sendin benim son sığınağım
Sen de mi düştün?
İnanamıyorum,
İçerden mi parçalandık biz?
Herşeyi senle yaşamıştım,sen öğretmiştin herşeyi!
Bunu bilmedim ben, aldatmayı bilmedim
Sen de söylemedin bana günümüzde cinayetlerin
Bıçakla değil ihanetle işlendiğini?
İnanmak istemiyorum,
Bebeğim bana bunu nasıl yapar?
Ona da mı bulaştı sonunda 'şerefsiz aç kurtlar'?
Eda'm,ne olur yalandı de laflarım
Kandırdım seni de;
Birlikte gülelim bu lanet latifeye...
Demedin,
Bu tarihten gerisi
Bilinçsiz bir yalvarma serisi...
Göze dolan kanların akma didinmesi...
Yine sona döndü hayat,
Ortaya çıktı ruhumun gizli dikiş izleri.
Kalbim yeniden sergiledi,
Seyri doyumsuz ölüm belirtileri...
Al şımardı işte sonunda
Bir daha bu kadar sever misin sevmeyi?
Eylül!
Kahpe Eylül!
Eylül adlı cinayetler silsilesi!
17 Eylül Cumartesi!
Bir yıkımın hemen ertesi...
İsyanım sana mı yoksa yare mi olsun seçemiyorum
Ama biliyorum
Kan kusmaya kuruldum artık ben
Her Eylül'ün 17'si...
04.12.2005 16.09