Giden mi Sürgün Kalan mı?
Gittin,
Ve bu gün ayrılığın ikinci ayı da bitti,
Dile kolay iki ay!
Zaten ne kadar beraber olmuştuk ki?
Olsa olsa dört-beş zaman daha bunun gibi!
Birlikte olduğumuz sekiz ay nası geçtiyse
Bu son iki ayda öyle geçmedi
Ve ben,
Ve ben nihayet içime kazıyabildim ihaneti...
Gittin,
Beni acılara,acıları bana bıraktın,
İki ay oldu,öyle ya da böyle iki uzun ay!
Başka bir deyişle tek birine bile nası dayandıgımı farkında olmadıgım
Acı ile dolu on binlerce dakika!
Şimdi benimle kalan birkaç mektup,bir o kadar resim,bir de yazdığın defterimiz
Ve sırtımda kanlı bıçağın bunlardan başka!
Gittin,
Nasıl yapabildin bilemedim...
Oysa nasıl da tutkundum sana!
Hani insan yaşamak adına tek bir sebep bellermiş
Aynen öyle...
Ne düşkündüm sana be!
Hani hayvanlar yavrusunu nasıl yalarmış,
Aynen öyle...
Ne sevdaydı bizimkisi be!
Hani Ferhat dağları nasıl deler,Mecnun çölleri nasıl aşarmış
Aynen öyle...
Ve o nasıl gidişti be!
Hani bir tren gelir de üzerinden geçermiş
Aynen öyle...
Gittin,
Gittin ama seni hiç aklımdan cıkarmadım
Yalanım varsa kalkmayayım şurdan,
Ben seni bir tek gün bile unutmadım.
Kör olsun sözlerim,
Yine kan döksün gözlerim unuttuysam adını!
Ama sen sayki hiç ağlamadım yokluğunda
Sen sayki peşinden yollara düşmedim şuursuzca,sonunu dahi düşünmeden.
Sen sayki İstanbul sokaklarını mesken,parklarını yatak,yağmurunu yorgan bilmedim!
Sen sayki ben hiç doğmadım,hiç sevmedim,hiç bilmedim seni...
Unutmadım,unutamadım...
Nasıl unuturum çıkaramadan sırtımdan kanlı bıçağı?
Sensizlik oldu,yaptıkların oldu seni bana hatırlatan
Belki de hiç aklıma gelmezdin içimde olmazdın her an,
Olmasaydı bu hain,bu lanet aldatman...
Gittin,
Anıları da götürseydin yanında
Onları niye benle bıraktın ki?
Acı çekeceğimi bile bile...
Orada,defterimizin mutluluk taşan
Sayfalarından birinde bir yazı;
Seviyoruz yazmışız birlikte,
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde,
Bir Çarşamba sabahı ben yanına gelince,
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse,
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş kelimelere...
Ama dedik ya nerden nereye...
Gittin,
Giderken çok şey öğrettin bana,
‘Seni seviyorum’ un bu gün seviyorum ama
Yarın sevmeyebilirim anlamına geldiğini öğrendim senden!
Yaşamın inanılmazlığını,bir gün sevgiliden öteyken
Ertesi gün iki yabancı olmanın doğallığını öğrendim!
İnsan hayatının tek kişilik bir hapishane hücresinden farksız olabileceğini de
O hücrede havasız,susuz yaşamak zorunda kalınabileceğini de sen öğrettin bana!
Öğrendim yaşananların özel oluşunun aşkın geleceğine tesir etmediğini!
Öğrendim 9 kusurlu hareket söz kalıbının aşk için bir tek olduğunu
Ve onun da adının ihanet olduğunu!
En umutsuz şiirlerde,’Şair burda ölüme olan özlemini dile getirmiş’
Sözünde bahsedilen şair olmayı öğrendim sayende...
Evet öğrendim;
Ben senin için şiirler yazarken edebiyat defterimin arkasına
Şimdi, güzel “di’li geçmiş zamanlı” cümlelerde gizli özne olmayı öğrendim...
Gittin,
Beni yine sevda yerimden,en zayıf yerimden vurdu hayat....
Gidişinle bittim,ben bende kalmadım.
Ben yaşarken ölmeyi tattım sayende
Oysa biz hep birbirimizden önce,olmadı beraber ölmeyi dilerdik
İçerden çürümüşüz meğerse...
Gittin,
Gidip de,beni bir başıma koydun
Masumdum oysa ben de sevgimiz gibi...
Böyle haince gidişi,böyle ikiyüzlü bitişi
Haketmemiştim...
Off off...
Boşver beni boşver,
Umursama isyanımı,
Ciddiye alma bu deli velveleyi.
Aldırış etme sözlerime
Yoo,hayır ağlamıyorum
Galiba sigaramın dumanı kaçtı gözlerime...
Gittin,
Gittin gideli;
Bu cana,bu yüreğe bir beden büyük geliyor artık yaşananlar
Bir aşkı paylaşmak için artık cok gec
Bir paylaşıma aşık olmak ise anlamsız!
Korktuğum başıma geldi,
Ve bende sana yetecek kadar ben kalmadı...
Sana yaralarımdan çiçekler
Göz yaşlarımdan şiirler
Bir de acılarımdan doğma hüzünler bırakıyorum...
Aç avuçlarını,
Sana cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
26.11.2005 04.28