100. yıldan ilham aldılar
Holosko şampiyonluk hayalini, 100. yıl resimlerine bakarak kurduklarını söyledi.
Beşiktaşımızın şampiyonluğunda hiç kuşkusuz onun payı çok büyük. Fuleli koşuları, rakip defansı arkasına takarak attığı goller jeneriklik. Elinde böyle bir silahı bulunan teknik adam, gol kaygısını hiçbir zaman hissetmiyor. Denizli'de oynanan şampiyonluk maçında kilidi açan isimdi. Golünü attığında dünyanın dört bir yanındaki Siyah-Beyazlı taraftarlar kutlamalara çoktan başlamıştı. Kartal'ın Slovak forveti Filip Holosko'dan bahsediyoruz. İki kupayı kaldırdıktan sonra dün Slovak Milli Takımı kampına katılmak için Türkiye'den ayrılan başarılı forvet, mutluluğunu, geride kalan sezonu ve Akaretler'den otobüsle İnönü'ye geldikleri şampiyonluk yolculuğunu, yeni yeni sökmeye başladığı tatlı Türkçesiyle Zaman'a anlattı.
Şampiyonluk neden bu kadar coşkulu yaşandı?
Şampiyonlukta Beşiktaş taraftarının payı büyük. Hep Ümraniye'de 100. yıl şampiyonluk resimlerini görürdüm. 'Aynısını biz yaşayacağız.' derdim. O kadar tutkulu ve takımına bağlı bir taraftar var ki bizi de kendi içine aldı. Otobüsle stada gelişimizde insanların yüzünü gördüğümde 'ne büyük bir iş başarmışız' diyorum. Ama bazen bunu abartıyorlar. Şampiyonluk kupasını kaldırdığımızda neredeyse bizi ezeceklerdi. Bir anda İnönü çimleri gözükmedi. Herkes bize saldırıyordu. İşte Beşiktaş taraftarı böyle.
Senin için iki kupa ne anlam ifade ediyor?
Şampiyonluk sevincini ilk defa yaşamıyorum. İki defa Çek Ligi'nde Liberec formasıyla bu sevinci tattım. Ancak Beşiktaş'taki kadar özel değillerdi. Sadece bu kupalar değil, 2009 benim yılım oldu. Eşimle evlendim. Çok sade ve güzel tören oldu. Kızım Sofie doğdu ve ardından şampiyonluk geldi. Şampiyonluğu kızıma, eşime ve tüm Beşiktaşlılara hediye ediyorum.
Mustafa Denizli'nin gelişi takımda neyi değiştirdi?
Mustafa Denizli çok tecrübeli bir teknik adam. Öyle ki bazı maçlardan önce rakibin nasıl oynayacağını anlatırdı ve dediği gibi olurdu. Bizi şampiyon yaptığı için teşekkür ediyorum. Aslında bu takımda eski çalıştırıcımız Ertuğrul Sağlam ve menajerimiz Sinan Engin'in de payı var. Beni onlar Beşiktaş'a getirdi. Eğer onlar olmasaydı belki burada olmazdım. Bu sevinç yumağının içinde bulunmazdım. Bir de tercümanımız Emre Demirtaş'ın bana yardımlarını unutamam.
Ernst ve Yusuf'un katkısını nasıl değerlendiriyorsun?
İkisi de çok üst düzey futbolcular. Oyun içinde sorumluluk alıyorlar. Devre arasında gelmeleri bizi daha da güçlendirdi. Ancak bizim kadromuz şampiyon olabilecek düzeydeydi. Hoca değişiminden sonra bocaladık, sonra toparlandık. Oynadığımız hazırlık ve lig maçları UEFA'daki Metalist karşılaşması dışında olumluydu. Ben şampiyon olabileceğimizi kamp döneminde anlamıştım. Kaynaşmış, çok iyi bir ekip vardı.
Altıncı sıraya düştüğünüzde mutlu sona inanıyor muydun?
Puan olarak geriye düştüğümüzde bile ben şampiyonluk konusunda karamsar değildim. Mustafa Denizli de bize hep 'kazanacağız' duygusuyla yaklaştı. Kaliteli oyuncular olunca maç kolay kazanılıyor. Tabii rakiplerin beklenmedik puan kayıpları da bizim işimizi kolaylaştırdı.
Hocan seni özel olarak motive ediyor muydu?
Hocamız bir tek beni değil tüm takım arkadaşlarımı motive ediyordu. Hatta benim yeni bebeğim olduğu için yakından da ilgilendi. En son bana söylediği bir şey vardı, çok duygulandım. Kendisinin ilk kızı (Selin) dünyaya geldiğinde Milli Takım'daymış. O da benim gibi kızını görememiş. Benim hissettiklerimi çok iyi anladığını söyledi. Ben de bundan etkilendim. Şampiyonluk için çok özel anlardan fedakârlık yaptık.
Beşiktaş'tan sonrası var mı?
Çocukluğumdan beri büyük bir takımda oynamak hayalimdi. Beşiktaş'a geldikten sonra istediğim yerdeyim diye düşündüm. Şampiyonluk kupasını kaldırınca düşüncelerimin ne kadar gerçek olduğunu gördüm. Eğer Beşiktaş'tan ayrılırsam daha büyük bir takım olmalı.
Şampiyonlar Ligi'nde oynayacaksın, herkes seni izleyecek...
Evet Şampiyonlar Ligi bambaşka. Televizyondan izlediğimde 'Ben de orada olmalıyım' diyorum. Şimdi bu fırsat elime geçti. Ben başarılı olursam Beşiktaş da olur. Herkes beni izleyecek o zaman.
İngiltere'den bazı takımlar seni takip ediyormuş...
Ben de bu tür şeyler duyuyorum ama bana hiçbir takımdan teklif gelmedi. İngiltere benim için farklı bir ortam. Orada futbol başka oynanıyor. Her takım üst düzey. Şampiyonlar Ligi'nin sona kalan takımları hep İngiliz. Manchester, Arsenal, Liverpool, Chelsea büyük takımlar.
Türkiye'nin gözü Tuncay ve Tugay'daydı...
Evet. Ben de izledim onları. Özellikle takip ettim Tuncay'ın maçlarını. Takımı M.Boro küme düştü ancak o oynadığı futbolla hâlâ konuşuluyor. Şimdi 'Tottenham'a gidecek' diye duydum. İngiltere'yi ben de istiyorum. Ancak önce Şampiyonlar Ligi'nde oynamayı daha çok istiyorum.
Ertuğrul Hoca'nın kramponlarımı bağlamasını hiç unutamam
Beşiktaş'ın golcüsü Filip Holosko'yu, Slovakya Milli Takımı kampına katılmak için Viyana'ya giderken uğurladık. Holosko ile gazetemizin Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde bulunan 'Zaman'a Not Düşen Fotoğraflar: Spor 2008' sergisini dolaştık. Fotoğraflar arasında gezinirken gözü Milli Takım'ın Çek Cumhuriyeti maçından bir kareye takıldı. Ancak esas onu etkileyen fotoğraf, birkaç adım daha öndeydi. Bu, Beşiktaş'ın, Ankaraspor'la oynadığı maçtan bir görüntüydü. Olayı kendisi özetledi ve duygularını anlattı: "Kramponumun bağcıkları çözülmüştü. Kar yağıyordu, ellerim üşüdüğü için bağlayacak durumum yoktu. Yedek kulübesine geldim, ayağımı gösterdim. Kimse fark edemedi herhalde. Ertuğrul hoca eğildi ve kendisi bağladı. Orada oyuncunun hocaya olan güveni bir kat daha artıyor. Biz bu sene böyle şeyleri kendi içimizde çok yaşadık." Filip Holosko'ya kısa süreli de olsa bize vakit ayırmasından dolayı teşekkür ettik. Bir an önce kızı Sofie'ye kavuşmasını diledik. O da gülümseyerek laptopunu gösterdi. "Sofie burada" diyerek gülümsedi.
Kaynak: Karakartal.com