AMASYA (ŞEHZADELER ŞEHRİ)
Amasya, eski tarihlerde Harşena adıyla bilinir.
Amasya''ya hangi sıkıntı ile girilirse girilsin insanın gönlü rahatlar, huzur bulur. Her türlü sıkıntıdan uzaklaşır. Mısır gibi şöhretlidir. Nil gibi nehri vardır. Akan ırmağı hayat suyudur. Çok temiz ve çok güzel kokuludur. Seyretmeye doyum olmaz. Eski köşkleri muhteşem ve manzaralıdır.
Arkeolojik bulgulara göre Amasya''nın 7500 yıl öncesine (M.Ö. 5500) kadar uzanan bir geçmişi vardır. O dönemden itibaren Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Bunun sonucu olarak Amasya bir bilim ve sanat merkezi haline gelmiş, dünyaca ünlü bilim ve sanat insanları yetiştirmiştir. Lokman Hekim, dünyanın ilk coğrafyacısı Strabon, ilk kadın divan şairi Mihri Hatun, hattatlar piri Şeyh Hamdullah bunlardan sadece bir kaçıdır.
Yeşilırmak boyunca dizilmiş "Yalıboyu evleri", Dünya'da ilk defa akıl hastalarının müzik ve su sesiyle tedavi edildiği Darüşşifa (Bimarhane), dağlara oyulmuş bulunan ve Amasya'nın her yerinden görülebilen Kral Kaya Mezarları, Ferhat'ın Şirin'e kavuşmak için kazdığı "Ferhat su kanalı", adı Amasya ile özdeşleşen "Misket Elması", Borabay gölü, kaplıcalar ve diğer doğal güzellikler Amasya'nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir belde olmasını sağlamaktadır.
AmasyA Coğrafi;
İL VE ÇEVRESİNİN COĞRAFİ DURUMU
Coğrafi Konum: Karadeniz Bölgesi'nin Orta Karadeniz Bölümü ve Ülke toplam alanının % 07'sini kaplayan Amasya, 35°00', 36°30' doğu boylamları, 40 °15', 41°03' kuzey enlemleri arasında kalan 5520 km2'lik bir alana sahiptir. Doğuda Tokat, güneyde Tokat ve Yozgat, batıda Çorum, Kuzeyde Samsun illeriyle çevrilidir. İl'de merkez ile birlikte 7 ilçe, 22 belde ve 349 köy bulunmaktadır. 1997 Genel Nüfus Sayımına göre Amasya'nın toplam nüfusu 344.048 olup, nüfus yoğunluğu km2'ye 65 kişidir. İl merkezinde rakım 411.69 metredir.
-AmasyA Tarihsel;
Amasya’da ilk yerleşimin M.Ö. 5500 yıllarına dek uzandığı ve kesintisiz olarak günümüze dek sürdüğü iddia edilmektedir. Bazı kaynaklara göre ise bu tarih M.Ö. 13000. Amasya tarihi boyunca Hititler, Phyrigler, Kimmerler, Amazonlar başta olmak üzere 11 medeniyeti misafir etmiş.
Alparslan’ın komutanlarından Melik Ahmet Danişment Gazi’nin 1075 yılında kenti fethetmesi üzerine ise Amasya’da ilk Türk egemenliği kurulmuş ve Amasya uzun bir dönem çeşitli beyliklere yurt olmuştur.
AMASYA GENELGESİ (BİLDİRİSİ) 21-22 Haziran 1919
Havza'daki çalışmalarını tamamladıktan sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları, 12 Haziran 1919'da Amasya'ya geçtiler. Milli Mücadele çalışmalarını sürdüren Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy birlikte Amasya Genelgesi'ni hazırladılar. Hazırlanan bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir'e sunuldu. O'nun da onayının alınmasından sonra, bildiri, 22 Haziran 1919'da tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından ulaştırıldı. Amasya Genelgesi, milli mücadelenin temel gerekçe, amaç ve yöntemini ilk olarak belirtmiş oldu. Amasya Genelgesi'nin yayınlanması İstanbul'da bulunan işgal güçlerinin tepkisini çekmişti. Özellikle İngilizlerin, Mustafa Kemal'i geri getirmek için İstanbul Hükümeti üzerindeki baskıları iyice artmıştı. Mustafa Kemal, İstanbul'a dönmediği için daha sonra görevinden alınacaktır. O sırada İçişleri Bakanı olan ve Milli Mücadele'ye sıcak bakmayan Ali Kemal Bey, bir genelge yayınlayarak, Mustafa Kemal'in iyi bir asker olduğunu, fakat İngiliz baskısı sonucu görevinden alındığını duyurmuştur.
Amasya Genelgesi'nin içeriği şöyledir:
Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.
İstanbul Hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu hal, milletimizi âdeta yok olmuş göstermektedir.
Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Milletin içinde bulunduğu bu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
Anadolu'nun her bakımdan emniyetli yeri olan Sivas'ta bir kongre toplanacaktır.
Bunun için her ilden milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olduğu kadar çabuk yetişmek üzere yola çıkarılması gerekmektedir. Bu temsilciler, Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
Her ihtimale karşı, bu meselenin bir milli sır halinde tutulması ve temsilcilerin, lüzum görülen yerlerde, seyahatlerini kendilerini tanıtmadan yapmaları lazımdır.
Doğu illeri için, 10 Temmuz'da Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin temsilcileri de Sivas'a gelebilirlerse; Erzurum Kongresi'nin üyeleri, Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket edecektir.
OSMANLI PADİŞAHLARI
-Sultan ll. Murad çocukluğu Amasya'da geçti.
Sultan İkinci Murat
Babasi Çelebi Sultan Mehmed
Annesi . Emine Hatun
Dogumu : 1402
Vefati .3 şubat 1451
Saltanatı : 1421 - 1451 (30) sene
İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı.
II. BAYEZİD
II. Bayezid 1454 tarihinde Amasya'ya vali atanır. Henüz 7 yaşındadır. II. Bayezid döneminde Amasya tam bir bilim ve sanat merkezi haline gelir: öyle ki şehirde, bir kadın şairin (Mihri Hatun) yetişmesine olanak tanıyacak bir kültür ortamı vardır. II. Bayezid, Fatih Sultan Mehmet'in ölümü üzerine Osmanlı Devleti'nin 8. padişahı olur. Bayezid'in büyük oğlu Şehzade Ahmet Amasya'ya vali olarak atanır ve 1481 - 1512 yılları arasında bu şehirde valilik yapar. Edebiyata ve ve musıkiye düşkün olduğu için bir çok sanatçı Amasya'da toplanır
ŞEHZADE AHMET, Şah İsmail'in Anadolu'da oluşturduğu tehdidi fark edemez. Şiilerle savaşması gerekirken padişah olmak üzere Amasya'yı terk eder. Ama bu sırada Yavuz Sultan Selim tahta geçmiştir bile. Şehzade Ahmet de Amasya'ya dönerek bağımsızlığını ilan eder, adına hutbe okutur. 1513 yılında Amasya'dan ayrılır, Yenişehir'de Sultan Selim ile savaşır ve yenilerek öldürülür.
YAVUZ SULTAN SELİM
Çaldıran zaferinden sonra 1515 yılının kışını Amasya'da geçirir. 1516 yılında da Mısır seferine çıkar. Fakat, ağabeyinin oğlu Murad ve taraftarları bu sırada Amasya ve bölgesinde Celali isyanlarını çıkarırlar. Bölgedeki huzursuzluklar yüzünden Rum eyaletinin merkezi Amasya'dan Sivas'a kaydırılır.
Şehzade Mustafa Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu1538'de Amasya'ya vali olmuş ve bu görevi 1553'e kadar yürütmüştür. Bu dönemde kendini hem halka hem de şehrin ileri gelenlerine çok sevdirmiştir. Fakat düzenlenen bir tertip sonucunda Konya'da öldürülmüştür. Bu duruma çok üzülen Amasya halkı ve ileri gelenleri Kanuniye gücenmişlerdir.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
1554 yılında Amasya'ya gelir ve 6 ay burada kalır. Amasyalılardaki bu üzüntüyü gidermek amacıyla bir yıllık vergiyi affeder, tımarlı sipahileri terhis eder. Bu arada da bir çok diplomatik faaliyetlerde bulunur, çeşitli ülkelerin elçilerini kabul eder. 1555 Haziran'ında şehirden ayrılır.
Kanuni'nin büyük oğlu Şehzade Bayezid Amasya'ya vali olarak atanır. Fakat babasıyla ters düşmesi ve kardeşiyle taht mücadelesine girmesi ve bu mücadeleyi kaybetmesi sonucu 1559'da İran'a iltica eder.
Bu olaydan sonra Amasya ve civarında bir çok isyan hareketi görülür. Bu hareketler Amasya'da hem maddi hem de manevi bir çok zarara yol açar. Fakat 1919 yılına kadar, bunlardan başka önemli bir olay olmaz.
Garip Hafız'ın Hayatı
1903 yılında Erzurum'da Cedit Mahallesinde doğmuştur. Mısırlı oğulları olarak bilinen aileye mensuptur. Babası Bezzaz Mustafa Efendi, Dedesi Süvari Albay Hacı Mehmet Efendidir. Baba tarafından soyu İsmail Fakirullah'a ve Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya dayanır. Soy kütüğü ve aile mühürleri Rus savaşı sırasında kaybolmuştur.(Kaynak : Prof. Dr. Kenan Erzurumlu'ya ait Web Sayfasıdır)
PİR İLYAS
Asıl ismi, Şücaeddin İlyas'tır. Amasya'da doğmuştur. Yıldırım Bayezid ve Çelebi Mehmed zamanlarında yaşamıştır. Hem dini hem de bilimsel alanlarda eğitim görmüştür.
Ankara savaşından sonra Anadolu Timur'un egemenliğine girmiş, Amasya'ya da Melik Nasuriddin Bahtiyar Bey atanmıştır. Fakat Amasyalılar Nasuriddin'i istememişler, bunun üzerine Timur da Amasyalı alimleri imtihana almıştır. Sorduğu sorular, aralarında Pir İlyas'ın da bulunduğu bir grup ilim adamı tarafında yanıtlanmıştır. Aldığı cevaplardan memnun olan Timur, Amasya'nın yönetiminde, Amasyalıların istediği yönde değişiklik yapmıştır. Kendisine gelen heyeti de Sücaaddin İlyas hariç geri göndermiştir. Sücaaddin Timur'un yanında çeşitli ilimleri araştırmakla büyük bir ün ve itibar kazanmıştır. Timur daha iyi yetişmesi için onu Türkistan'da buluna Şirvan ailesinin yanına göndermiş, ona ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir maaş bağlatmıştır. Pir İlyas Şirvanda kadılık ve öğretmenlik yapmıştır. Daha sonra Amasya'ya dönmüş, Gümüşlü camii'nin yanında bulunan Gümüşlüzâde Dergah'ında talebe yetiştirmiştir. 14433 tarihinde Amasya'da vefat etmiştir.
AKŞEMSEDDİN
Klasik medrese eğitimini Amasya'da gördü. İlk tahsilini tamamladıktan sonra Halep'e gitti. Bu yolculuk sırasında gördüğü bir rüyadan dolayı Ankara'ya döndü ve Hacı Bayram Veli'nin müridi oldu. Sultan Murad, yeni doğan oğlu Mehmed (Fatih) için bir lâlâ isteyince, Hacı Bayram Veli Akşemseddin'i tavsiye etti. Böylece Akşemseddin Şehzade Mehmed'in lâlâsı oldu. Hocası olarak Sultan Mehmed'i İstanbul'un fethine hazırladı. Tıp alanında yaptığı buluşlar ve yazdığı kitaplarla da tanınmaktadır. 1459 yılında Göynük'te vefat etti.
YAKUT'-ÜL MUSTA'SSIMÎ
Amasya'nın, daha sonra kendi adıyla anılmaya başlanan Yakutiye Mahallesinde (Bimarhane'nin bulunduğu bölge) doğdu. İslam hukuku uzmanı, şair ve yazardı. Hattın kurallarını ve inceliklerini öğrendi. Kendinden önce gelen ustaların çalışmalarını inceleyerek kendine özgü mükemmel bir teknik buldu. Kolaylıkla okunan, güzelliğin doruğundaki yazıları, hem özgün, hem de yüreği okşayan bir estetik güce sahipti. Yâkut, İslam yazısının altı çeşidini, bütün kurallarıyla tamamlayıp yazmayı başarmış, ayrıca bu yazıların yazılmasında kullanılan kamış kalemin ağzını eğri kesmeyi icat ederek hat sanatına ayrı bir güzellik kazandırmıştır. Binden fazla Kur'an-ı Kerim yazdığı iddia edilir. 1298 yılında vefat etmiştir. Mezarı Irak'tadır.
FERHAT ile ŞİRİN
Efsaneye göre Ferhat, Persler döneminde yaşamış ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmet’e Banu'nun kız kardeşi Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini yaparken Şirin'i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat, Sultan'a haber salarak Şirin'i istetir. Sultan, kız kardeşini vermek istemez. Ferhat'ı oyalamak için Elma Dağı'nı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat, sevdanın verdiği aşkla dağları delmeye başlar. Mehmet’e Banu, dağı delip suyun akacağı kanalı tamamlamak üzere olan Ferhat'ın yanına yaşlı dadısını göndererek, Şirin'in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat, bu acı haber üzerine, elinde tuttuğu külüngü havaya atar, düşen külünk Ferhat'ın başına isabet eder ver Ferhat orada ölür. Ferhat'ın acı haberini alan Şirin korku ve heyecanla olayın geçtiği kayalığa gelir.Ferhat'ın öldüğünü görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan aşağı yuvarlanarak, orada can verir. Her iki sevgiliyi, can verdikleri kayalıklarda yan yana gömerler.
Derler ki, her bahar iki mezar üzerinde iki gül bitermiş. Tam birbirlerine kavuşmak üzereyken, mezarların ortasında bir kara çalı peyda olur, iki gülün kavuşmalarını engellermiş.
-AmasyA (Yemekleri)Mutfağı
Bakla Dolması:
Kullanılan Malzemeleri : 200 gr. bakla, 1 baş soğan, 2 su bardağı yarma, 1/2 kg. kıyma, 1 kaşık salça, biber, tuz, 1 çay bardağı sıvı yağı, sarmalık yaprak.
Yapılışı : Bir gün önceden ıslatılan baklalar soyulur. Yarma, kıyma, kuru soğan, salça, biber, tuz, sıvı yağı, hepsi karıştırılır. Dolmanın konacağı tencerenin içine kemik konur. Yaprağın içerisinde malzemeler konarak bohça şekline sarılır ve kemiklerin üstüne konur. 2 su bardağı su konarak kaynatılır.
Etli Bamya :
Kullanılan Malzemeleri : 250 gr. Bamya, 250 gr. parça kuzu eti, 100 gr. margarin, 1 tane soğan, 3 adet domates, 1 kaşık salça, 1 tane limon.
Yapılışı : Bir tencerenin içine yağ ve soğan, et konularak kavrulur. Üzerine domates doğranarak salça eklenir. Limon sıkılarak bamyalarda yemeğin içine konulur. Tuzunu ilave ederek kısık ateşte pişirilir.
Göbek Dolması :
Kullanılan Malzemeleri : 2kg. kaburga Eti ve karın zarı, 1kg. Pirinç, Ciğer, dolmalık Fıstık, Kuş üzümü,Maydanoz, Baharat, tuz ve tereyağı.
Yapılışı : Hazırlanan iç pilav açılan göbeğin içerisine doldurulur .ve ağzı dikilir. Yağda kızartıldıktan sonra pişene kadar suda haşlanır ve fırında kızartılır.
Keşkek:
Kullanılan Malzemeleri : 1 kg. iri yarma, 500gr. Koyun budu, 200gr. tereyağı, 1 yemek kaşığı çemen, Salça, 1 tatlı kaşığı pul biber, tuz, yarım çay bardağı zeytin yağı.
Yapılışı : Düdüklü tencereye yarma, et, çemen, salça, yağ, tuz ve bir miktar su konulduktan sonra kapağı kapatılarak yarım saat pişirilir. Pişen keşkek borcama boşaltılarak üzerine tereyağında biberli sos hazırladıktan sonra üzerine gezdirilir. Sıcak fırına sürülerek 10-15 dk. kadar pişirilir.
TATLILAR
HASUDA
Kullanılan Malzemeleri : 1 Bardak nişasta, 5 bardak su, 1 bardak toz şeker, 3 kaşık tereyağı, 1/2 bardak ceviz içi.
Yapılışı : 4 Bardak su kaynatılır. 1 bardak su ile nişasta karıştırılır. Kaynar suya ilave edilir, karıştırılarak pişirilir. Piştikten sonra bir tepsiye dökülerek üzerine kızdırılmış tereyağ gezdirilir. Ceviz serpilerek servise sunulur. Sıcak olarak yenir.
ELMA TATLISI :
Kullanılan Malzemeleri : 1 kg. elma, 1 kg. toz şeker, 1 su bardağı dövülmüş ceviz, 1 çay kaşığı tarçın, 1 paket vanilya, 1 paket kremşanti şeker boyası.
Yapılışı : Elmaların kabukları soyulup içleri oyularak 15 dk. haşlanır. Haşlanan elmaların üstüne şeker boyası sürülerek içlerine ceviz ve tarçın karışımı doldurulur ve fırında 15 dk. pişirilir. Pişen elmaların soğumasına yakın üzerlerine kremşanti sürülerek süslenir. Soğuk servis yapılır.