Bu oyunu tavsiye ederim şu sıralar korku oyunuda yok güzel bir oyun
Oyun oynamak hiç bir zaman açı çektirmemelidir. Eğer oyun oynuyorken acı çekiyorsanız, ya oyun genel olarak sizi eğlendirmiyordur, ya da oyun eğlendiğiniz bir şey değildir, ki siz de zaten bu sebeplerle ıstırap içindesinizdir.
Oyunu oynarken çoğu kişinin "acı çekmek" olarak tanımladığı deneyimi yaşamadığımı söyleyebilirim.
The Suffering ilk olarak Midway tarafından Xbox için sunulmuştu, bu sürümde ise Encore'daki adamlar tarafından sadece PC'ye port edilmiş. Xbox basını tarafından (ezineler falan) hakettiğinden az pozitif izlenim alan bu oyun bence onların verdiğinden çok daha fazla bir "pozitif izlenim"i hak ediyor. Zaten Xbox basını pop müzik dinleyen bir grup dantelden ibaret değil mi ki? Neyse.
The Suffering'de Torque adlı, karısını ve oğlunu öldürmekten dolayı idama mahkum olan tipi oynuyorsunuz ve doğal olarak, yanlış gidebilecek her şey yanlış gidiyor.
The Suffering birkaç oyun ve filmin "bıcı bıcı" edilmesiyle yapılmış bir oyun. Esasında Lovecraft'dan ve Hellraiser, Shining gibi filmlerde olduğu gibi dehşet içinde hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Olaylar oyun boyunca şüpheli bir beklenti sağlayacak şekilde örülmüş. Karakteriniz canavarlarla dolu hapishanesinden çıkmaya çalışırken rahmetli karısı ve oğluna dair imgelerle karşılaşıyor.
Hapishane acayip canavarlarla dolu ve siz hayatta kalıp, cehennem etrafınıza akarken oradan çıkabilmek için bir yol bulmak zorundasınız. Torque'un kafasındaki boşluklarla etrafta olanlar arasında bir ilişki var ve Torque, karısının ve oğlunun ölümleriyle bu boşlukların bir alakası olduğunu düşünüyor. Geçmişte yaşadığı acılardan dolayı içinde korkunç bir canavar taşıyor ve delilik seviyesi yükseldiğinde ona dönüşüyor - Hulk'la benzeşen bir özellik. Bu ve bunun gibi çizgi romanlardan, kitaplardan ve filmlerden ödünç aldığı bir sürü özelliği oyunun hikayesini orjinallikten uzaklaştırmasına rağmen, oyunun süphe ve beklenti yaratan atmosferi oyuncunun dikkatini üst düzeyde tutmasını ve oyundan kopmamasını sağlıyor.
Anlatımın oldukça iyi olmasına rağmen, bazı diyaloglar saçma derecede fazla tahrikkar ve küfür dolu. Bu da karakterlerin dehşet yaratacakları yerde sinir bozacak sesler çıkarmalarına sebep oluyor. Fakat bu seslendirmelerdeki gerekmezlikleri ve uyumsuzlukları saymazsak, anlatım ve diyaloglar oyuncunun maceraya kendini kaptırmasını sağlayacak kadar iyi, ve bu da hiç yoktan iyidir.
Oyun, kendi türünde sahip olması gerekenleri tamamen yerine getiriyor. Çevreyi saran sesler ve iyi dizayn edilmiş canavarlar, hapishanenin içi, gardiyanların ve diğer mahkumların hali mükemmel dehşeti sağlıyor ve klostrofobik atmosterle birlikte, oyununun sürekli bir adrenalin yüklemesi yapması için yeterli oluyor.
Surreal oyunu akıcı yaparak çok iyi etmiş. İyi dengelenmiş silahları kullanmak zevkli. Ve canavara dönüştüğünüzde diğer canavarları kesip biçmek oldukça eğlenceli. AI kodu çok dikkat çekiçi değil, fakat düzgün çalışarak yapması gerekeni yapıyor. Çok zor olmayan bulmacalar oyuncuların canavarlarla uğraşmaktan başka şeylere odaklıyor ve bazı bulmacalar da, bugünlerin aksiyon oyunlarında pek de bulamadığımız kadar düşünmenizi gerektiriyor.
Aksiyona eğlenceyi getiren elementlerden birkaçı da iyi çevrilmiş kontroller, kamera modları ve pc'ye uygun olan arabirim. Tüm bu unsurlar bize Rockstar'dan da beklediğimiz kaliteli bir portla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Rockstar'dan daha iyi birşey yapmaları bile Surreal'i tebrik etmemize bir nedendir.
The Suffering oyunlarda olması gereken birçok önemli yolda yürüyor: korkutucu atmosfer, eğlenceli heyecanlı aksiyonlar.. Hoşa gitmeyen şey ise level dizaynı mesela. Tamam, oyun sonuçta bir cezaevinde geçiyor ve tüm hücrelerin de birbirine benzemesi doğaldır; fakat burda bir cezaevi tasarlamıyoruz ki, bir oyun tasarlıyoruz. Bence level tasarımcıları canavarları ve özel efektleri hazırlayan sanat takımından biraz pay alsalardı çok daha iyi olurdu.
Sonuçta The Suffering'deki en kötü şey, sürekli bir eğlenceye sahip olmasına rağmen, çok sürmemesi. İlginçtir; senelerdir aksiyon oyunları ıstırap verirken, The Suffering bir rahatlama sağlıyor; fakat o da çok kısa ömürlü. Evet, doğru çok eğlendim oynarken, fakat oyunun sadece 8 saat sürmesi ve multiplayer ya da yan modunun bulunmaması alternatif sonları gözardı edersek oyunun tekrar oynanabilirliğini 0'a düşürüyor.
The Suffering bir "survival horror game" olarak çok doğruya sahip, ama ne yazık ki yeniden oynama değeri düşük ve çok kısa. Heyecanlı bir dehşet/aksiyon oyunu arayanların -herşeye rağmen- pişman olmayacakları bir oyun.