**1) Franconun futbola ihaneti**
İspanyanın faşist Generali Franco, (daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi) 1960 finallerinde adeta futbola ihanet ederek çeyrek finalde eşleştikleri S.S.C.Bli oyuncuları komünist oldukları gerekçesiyle İspanyaya sokmamıştı. 4 yıl sonra İspanyadaki turnuvada ise yine S.S.C.B. ile bu kez finalde eşleşmişlerdi.
Rivayete göre Franco, İspanyol oyuncuların komünistlere(!) karşı elde ettiği zaferi V.İ.P. (Kurthan Fişek hocanın kulakları çınlasın; Very İmportant Potatoes yani ) locasında kurulu koltuğundan büyük bir zevkle izlemiş.
**2) Yine de havaya ateş açmaktan daha iyidir!**
Geçtiğimiz yılın Eylül ayında, Romen Ulusal takımı EURO 2004 için Danimarka ile eleme maçı oynuyordu. O sırada polis telefonları çalıyor ve Romanyanın bir bölgesinde duyulan patlama seslerinin sebebi soruluyordu. Çok geçmeden durum aydınlanacaktı. Danimarka uzatmalarda, 95. dakikada attığı golle Romanyayı finallerden edince aynı anda 5 futbol tutkunu televizyonlarını camdan aşağıya, sokağa fırlatıyordu.
**3) Evlilik Kutsal Müessese!**
Çek orta saha oyuncusu Vladimir Smicer ülkesinin oynadığı futbol ve EURO 96da elde edecekleri başarı konusunda ümitsiz olmalıydı ki, nikah tarihini finalin oynanacağı günden bir gün önceye aldırmıştı. Oysa, Çekler yarı finalde Fransayı da devirip finale çıkıyordu. Smicer maçtan sonra doğru Praga gidip evleniyor, karısını alıp final için koştura koştura Londraya dönmek zorunda kalıyordu.
**4) FİFAyı dürten maç!**
1986 finalleri için Hollanda ve İspanya aynı eleme grubundaydılar. Hollanda son maçta Maltayı 5-0 yenince finallere gitmeye hak kazandığına inanıyordu. Çünkü İspanyanın son maçta (yine Maltayı) en az 12 golle geçmesi gerekiyordu. Üstelik maçın ilk yarısı da 3-1 bitmişti. İspanyollar ikinci yarıda coşuyor(!) ve skoru 12-1 yapabiliyorlardı. FİFA grup maçları için aynı anda oynama kararını bu maçtan sonra alıyordu.
**5) Oyumu fakslar, maça çıkarım!**
Rus Ulusal Takımının EURO 96 finallerinde oynamak için İngilterede olduğu günlerde Rusyada genel seçimler yapılıyordu. Ne de olsa, kimi zaman bir oy, bir milletvekili, bir milletvekili bir iktidar demekti. Özel bir izin çıkıyor ve futbolcular oylarını seçim kuruluna İngiltereden faksla gönderiyorlardı. Böylece futbol sayesinde belki de dünyanın ilk faksla oy kullanma olayı gerçekleşmiş oluyordu.
**6) Dolap kapakları gıcırdıyordu da!**
Yugoslavyanın EURO 92ye son anda katılamaması, grup ikincisi Danimarkayı sürpriz şekilde finallere yolluyordu. Bunu herkes gibi milli takımın çalıştırıcısı Richard Moller de beklemiyordu. Takımının (sonunda Avrupa şampiyonu olacağı) kupanın finallerine katılmaya hak kazandığını telefonla öğrendiğinde yazlık evinin mutfağını dekore etmekle meşguldü!
**7) Hocanın bir bildiği varmış!**
Çekoslavakya ulusal takımı EURO 76 hazırlıkları için antrenörleri Vaclav Jezekin ısrarı ile sürekli penaltı atışı çalışması yapmaktaydı ve bu yüzden Jezek bir grup taraftarla tartışmak zorunda bile kalmıştı. Ne var ki, Çekler finaldeydi ve maç uzatmaya gidiyor sonra da penaltılara kalıyordu.
Bazı Alman futbolcular penaltı atışını kullanmak dahi istemezken Çekler kendilerinden emin geçiyorlardı her seferinde topun başına. Ve penaltı atışları sonrasında Çekoslovakya Avrupa şampiyonu oluyordu.
**8) Dont Go Home!**
EURO 88in açılış maçında Hollanda, S.S.C.B ile oynuyordu. Ruslar Hollandayı 1-0 yenince Marco Van Basten belki de bu takımdan bir şey olmaz düşüncesiyle ısrarla ülkesine dönmek istiyordu. Johan Cruyff buna izin vermiyordu. İyi ki de vermiyordu; çünkü Van Basten 3 hafta sonra futbol dünyasının süperstarı olacaktı.
**9) Guinnessin haberi vardır mutlaka**
Fritz Neuman adlı bir Alman vatandaşı EURO 80in açılış karşılaşmasında ülkesinin Çekoslovakya ile oynayacağı maçı izlemek için bisikletine atlayıp Frankfurttan yola çıkarak tam 850 mil boyunca pedal çevirerek Romaya vardığını biliyor muydunuz? Hadi bunu biliyordunuz; peki, Herr Neumanın bu işi gerçekleştirdiğinde kaç yaşında olduğunu da biliyor muydunuz? Tam 65 yaşında!
**10) Kopyalamak serbest, çok benzetmek yasak!**
Avrupa Şampiyonaları sonrasında kazanılan kupanın (Henry Delaunay kupası) mülkiyeti kazanan ülkeye değil, UEFAya ait oluyor. Yine de UEFA, şampiyona şöyle bir kıyak geçiyormuş: O ülkenin futbol federasyonuna dilersen bir kopyasını kendine yaptırabilirsin diyormuş. Ancak bir de şart koşarak: Kopyası, aslının en fazla 4/5i büyüklüğünde olabilir!