Hürriyet Gazetesinin 19 Mayıs 2004 tarihli sür manşeti şöyle: Gençler, ilk hedef ABdir ileri!
19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için uygun buldukları başlık, hemen yanındaki Atatürk fotoğrafıyla ilişkilendirilerek, Atatürk yaşasaydı o da bunu söylerdiye getirilmiş.
Özellikle son günlerde öyle haberlerle karşılaşıyor, öyle yorumlar okuyorum ki, herhalde koskoca toplum hep birden sanal dünyalara daldık ve daldığımız dünyaların karanlık dehlizlerinde hep birden kaybolduk diye düşünüyorum
Anlayamadığım ilk şey; özellikle bugünlerde herkesi saran Atatürk yaşasaydı şöyle düşünürdü, Atatürk yaşasaydı şöyle davranırdı, Atatürk yaşasaydı şunu söylerdi
şeklinde uzayıp giden farazi laflar, söylenceler
Giden kim olursa olsun, onun yerine düşünmek ve O olsaydı
ile başlayan cümleler kurmak son derece anlamsız geliyor bana.
Nereden biliyoruz, o kişinin o gün aklından bile geçmeyen bir konu hakkında bugün takınacağı tavrı? Nasıl mal edebiliyoruz o kişiye, sırf bizim gerçeğimizi yansıyor diye kendi laflarımızı?
Nasıl karar verebiliyoruz fikrine, eylemine? Nasıl kurabiliyoruz, O bunu söylerdi şeklindeki bir cümleyi?..
Atatürk, yaşadığı dönemin en başarılı stratejisti, en başarılı askeri, en önemli reformisti ve en ileri görüşlü lideriydi.
Neden ısrarla ve illa, bugün peşlerinden koşa koşa hem helak, hem de rezil olduğumuz AByi, Atatürkün de mutlak hedefiymiş gibi görmek ve göstermek çabasındayız!?.
Anlayamadığım ikinci şey; Türkiyede medya başta olmak üzere, pek çok aydının ve siyasetçinin de Aman ne derlerse yapalım şeklinde bir teslimiyetçilikle AB peşinde koşması, dahası koşmayanı da parmakla göstererek dışlaması, nasıl bir toplum önderliğidir?