"CAMİA OLARAK AİLE GİBİYİZ.. TARAFTARIMIZ, OYUNCULARIMIZ VE YÖNETİCİLERİMİZ.."
Yukarıdaki sözler Udinese taraftarının Tanrı'dan sonra en çok taptığı kişi olan Barış Çamur'a ait. 2010-2011 sezonun devre arasında Udinese'nin başına geçen genç teknik direktör Barış ÇAMUR, aradan geçen 1.5 yılı yalnızca Corriere Dello Sport'a anlattı. Galatasaray'da başarılı geçen ilk yılın ardından kötü sonuçlar alan ve sonrasında görevine son verilen genç menajer Udinese'de sürdürdüğü çıkışı, takımı, oyuncuları, camiayı ve yaşantısını ilk kez dile getirdi.
Geriye dönelim ve bundan 2 yıl evvel Galatasaray'ın başındaydınız. Sonrasında aradan geçen 4 aylık süreç sonunda Galatasaray'da görevinize son verildi. O günleri biraz anlatabilirmisiniz?
Galatasaray'da aslında iyi bir yıl geçirmiştik. Averajla şampiyonluğu kaçırmak ve 1 averajla kaçırmak bizi gerçekten oldukça üzmüştü. Oyuncularım, ekibim, taraftarlarımız buna inanamıyordu. Şaka gibiydi ve biz son oynadığımız Kasımpaşa maçında da bir çok pozisyonu değerlendirememiştik. Bunlardan birisini atsaydık eğer son maçta o gün şampiyon olacaktık. Fakat olmadı sonrasında herşey çok farklı gelişti. Finansal olarak ciddi sıkıntılar içerisindeydi Galatasaray ama sonrasında iyi bir para akışı sağlandı. Bir kaç arkadaşımıza veda ettik, bir kaç arkadaşımızı kadromuza kattık ve lige başladık. İstediğimiz gibi bir başlangıç yapamadık ve kötü sonuçlar almaya başladık. İnsanlar Galatasaray gibi bir camiada sizin kötü sonuçlarınızı kabullenemiyor. Hemen şampiyonluk gelsin, başarı gelsin istiyor fakat bu iş tamamen bir sistem işi. Galatasaray'da istediğim şartlar yoktu, istediğim takımı oynatamıyordum. Transferlerin uyum sağlaması ciddi zamanımızı aldı ama yönetim bu zamanı fazla bulunca benimle görüşmek istediler. Bu görüşmede ilk önce raporları sundum, istediğim oyuncuları, devre arasındaki şartları söyledim. Benim tüm projelerim ve çalışmalarıma karşılık başkanımız sayın Adnan Polat göreve artık devam etmeyeceğimi söyledi. Galatasaray yönetimi böyle bir karar almıştı ve takımdan ayrılmak zorunda kaldım.
Galatasaray'da görevinize son verildikten yaklaşık 3 hafta sonra Udinese ile görüştünüz. Peki İtalya'da o zamanlar 15.sırada yer alan ve 15 maçta sadece 5 galibiyet alan Udinese'yi başarıya taşıyabileceğinizi düşünüyormuydunuz?
Evet, Galatasaray'da görevime son verildikten sonra Udinese ile görüşmelere başladım. Aslında bildiğim, tanıdığım bir camia Udinese fakat dışarıdan bakıldığı kadar kolay bir camia değil. İlk gelirken düşüncelerim "İtalya'da Inter, Roma, Juventus, Milan gibi takımlar varken kimse benden şampiyonluk beklemez. Orada daha rahat çalışırım ve sistemimi oturturum." diye düşünüyordum. Fakat geldiğimden itibaren müthiş bir taraftar topluluğuna ve tabir-i caizse tapılan adam konumunda geldim. Buraya geldikten sonra fikrim değişti ve eğer iyi bir sinerji yakalarsak, takımla uyum sorununu çabuk aşarsak şampiyonluk bile görebileceğimi düşündüm. İlk başta taraftarlar şüpheliydi ve haklıydılar. Sonuçta ben bir önceki kulübümden kovulmuştum. Ama Udinese bana kapılarını açtı. Bana yönetim kurulu olarak şans tanıdılar ve neler yapabileceğimizi konuştuk. İyi, genç, yetenekli ve potansiyelli bir kadromuz vardı. Oyuncularıma sadece bu durumdan hep birlikte çıkacağımızı, takım olarak savaşacağımız ve kaybetseler dahi, küme düşseler bile hep birlikte düşeceğimizi söyledim. Onlara bu güveni aşılamak çok önemliydi ve ben ilk maçımda galibiyetle ayrılmayı başardım. Sonrasında o kadar güzel bir seri yakaladık ki; yanılmıyorsam toplamda 17 maç yenilmedik ve hatta 15'e yakın maçı kazandık. Her hafta daha da mücadele ettik, daha çok çalıştık ve istedik. Ligin bitimine 10 hafta kala ligde ki sıralamamız bırakın kümede kalmayı falan şampiyonluk potasındaydık ama bizimde gücümüz bir yere kadardı. Büyük maçlarda 3 puanla ayrılıp, küçük maçlarda puan kayıpları yaşadık. Takım, taraftar, yönetim tek yürek olmuştuk. Müthiş bir sinerji ile 6 aylık dönemi tamamladık.
Udinese ile nefis bir 6 aydan sonra yine harika bir sezon daha geçirdiniz. Geçtiğimiz sezon ki transferler ilk başta puan kayıplarına mal oldu ama devreyi lider kapattınız. Ligin 10 haftalık döneminde 6 hafta maç kazanamayıp potadan düştünüz. Geçtiğimiz sezonu özetlermisiniz?
Geçirdiğimiz müthiş bir dönemden sonra bir çok oyuncumuza hatrı sayılır teklifler geldi. 14 oyuncumuzu bonservisiyle gönderdik, 5-6 oyuncumuzu kiraladık. Yani yaklaşık 20 oyuncumuzu takımdan gönderdik ki, bunun adı düpedüz takımı baştan yenilemek. Benden önce takımı yöneten menajer arkadaşımız takım kadrosunu 35-40 kişiden oluşturmuştu. Bu ciddi bir sıkıntı demektir ki, 40 oyuncuya sezon içerisinde fazla şans veremezsiniz. Evet, rotasyon güzel şeydir ama takımda bir sistemi bir kadroyu oturtmanız gerekiyor ki, sonrasında rotasyonu yapabilesiniz. Öncelikle sözleşmesi elinde olan arkadaşları takımımıza kattık ardından takımdan bir çok arkadaşımızı gönderdik. Udinese tarihinde bir rekor kırarak 22 milyon euroluk transfer geliri sağladık. Sonrasında yönetimden aldığımız ek destekle birlikte bazı aylık vaadelerle birlikte transfer döneminde bir çok oyuncuyu kadromuza kattık. Sezona aslında kötü başlamadık ama her takımın yaşayacağı şeyleri yaşadık. Bizi durduran kuşkusuz ki, ligin son dönemlerinde 6 hafta maç kazanamamak oldu. Şampiyonluk potasında olan bir takım 6 hafta maç kazanamıyor ve şampiyonluk istiyorsa rakipleriyle arasında 20 puan fark olması lazımdı. Seria A gibi bir ligde bu imkansız. Çünkü görüyorsunuz her takım birbirini yenebiliyor.
Sezon öncesi takım hakkında çalışmalarınız nasıl olacak? Şampiyonlar Ligi play-off turunda ikinci torbadan katılıyorsunuz ve zor takımlar sizi bekliyor.
Geçtiğimiz sezonu 4.sırada tamamlayarak UEFA Şampiyonlar Ligi potasında ligi tamamladık. Evet zor takımlar gelicek ama o platformun adı "şampiyonlar" platformu olunca elbette tüm rakiplerimiz zorlu olacak. Sadece play-off değil, öneleme-gruplar-ikinci tur-çeyrek final vs. tüm turda zorlu takımlar ile oynayacağız. Play-off turunu geçerek Şampiyonlar Ligi'ne kalmak en büyük arzumuz ve bunu başarabilecek güçteyiz. Takıma bakacağız, ayrılmak isteyen oyuncularımızla oturup konuşacağız. Gitmek isteyen arkadaşlarımızla yollarımızı ayıracağız ve biz yolumuza devam edeceğiz. Temennimiz elbette en iyi oyuncularla yola devam etmek olacak ama altyapımıza da önem vereceğiz. Ciddi oyuncularımız geliyor alttan, çok yetenekli arkadaşlarımız var. Yıldızlar, genç yıldızlar ve altyapıdaki potansiyelli arkadaşlarımız ile zorlu bir yola çıkacağız. Takımın eksik noktaları var ona göre doğru sistemde doğru oyuncuların transferiyle yeni sezona hazırlanacağız. Hazırlık maçlarında takımımı deneyeceğim ve ona göre hareket edeceğiz.
İtalya'ya alıştınız sanırım, İtalyanca öğrendiğinizi biliyoruz. Türkiye ve İtalya arasında ne gibi farklar var. Aileniz geçen yıl sizin yanınıza geldi. İlk 6 ay İtalya'da değillerdi.
Evet, İtalyanca öğrendim. İtalya'ya alıştığımı söyleyebilirim zaten insanların yapısı Türk insanına son derece benziyor. Burada da insanlar çok sıcakkanlı ve heyecanlı. Birazdan psikolojik bir olay yaşıyoruz burada.. Sokaklar, insanlar, sosyal hayat Türkiye'den pek farklı değil. Burada herkes heyecanlı, samimi, sıcakkanlı. İlk geldiğimde ailem benimle gelemedi çünkü oğlumun Türkiye'de devam ettiği bir okulu bulunuyordu. İlk 6 ayda açıkcası bende Udinese'de daha fazla kalacağımı düşünmüyordum ama sonrasında herşey yolunda gitti hatta çok daha güzel şeyler oldu ve Udinese ile sözleşme yeniledim. Bu durumdan elbette inanılmaz memnunum. Ailece burada çok mutluyuz ve İtalyanca öğrenerek hayatımızı daha da kolaylaştırmayı umuyoruz.